İLİŞKİLERİMİZDE DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN ŞEYLER NELERDİR ?
- Kim olursa olsun karşımızdaki insana değer verme ve saygı gösterme, gururlarını koruma.
Her insan iltifattan hoşlanır.
- Açık olacağız, açık olmasını sağlayacağız. İç dünyamızı olduğu gibi paylaşabilme cesaretini göstereceğiz.
- Karşındakini yargılama. Tenkit etme. Başkalarını kötüleyeceğimize, onları anlamaya çalışalım. Onların yaptıkları şeyleri ne için yaptıklarını gözetelim ve araştıralım. Bu tarz hareket insanlar arasındaki sempati, müsamaha ve nezaketi besler.
Tenkit, insanı müdafaa vaziyeti almaya ve kendini haklı göstermek için uğraşmaya sevk ettiği için zararlıdır. Hatta tehlikelidir. Çünkü, insanın hayatta en çok kıymet verdiği izzet-i nefsini yaralar. Her insanın kendine verdiği öneme dokunur, hiddetini körükler. Eğer tenkit edilecekse, başkalarının hatalarını tenkit etmeden önce kendi hatalarınızdan söz ediniz. Sizin böyle kendi hatalarınızdan söz etmeniz başkalarını kendi hatalarını kabule teşvik eder. Onların hatalarını, bir vasıtadan faydalanarak gösteriniz.
- Doğrudan doğruya emirler verme yerine, sualler sorunuz. Böyle yapılsa daha iyi olmaz mı? gibi.
- Başkasına iş yaptırmak istediğinizde unutmayın; her insan kendi isteklerini düşünür. Onun için o işi ona istetmelisiniz.
Bir iş yaptırmak istediğinizde bir an durup düşünün ve kendi kendinize sorun: Bu adamın bu işi yapmayı istemesini nasıl sağlarım? Yapılmasını istediğiniz işi sevdirerek yaptırınız.
- İnsanları teşvik ediniz. Düzeltmek istediğiniz yanlışları kolaylıkla ıslah edilecek gibi gösteriniz. Yaptırmak istediğiniz işi karşınızdakinin kolayca başaracağınıza inandırınız. İş yaptırmak için rekabet hissini hızlandırmak gerekir.
İnsanların en güzide meziyetleri takdir ve teşvik ile gelişir.
- Hiçbir münakaşa kazanılmaz, münakaşadan çekinin.
“ Şunu bunu ispat edeceğim ” diye söze başlamak doğru değildir. Bu şekilde hareket bir meydan okumadır. Meydan okumalar muhalefet uyandırır ve muhatabınızı sizinle mücadeleye sevk eder.
Olabilirsen başkalarından daha akıllı ol. Fakat onlara daha akıllı olduğunu söyleme
Şayet bir adam size yanlış düşündüğünüzü söylerse, siz onun yanıldığını bilseniz de şöyle söyleyin: “ Ben daha başka türlü düşünüyorum. Belki yanılıyorum. Zaten çok kere yanılırım. Meseleyi birlikte tetkik edelim de yanlışımı düzelteyim. ”
Siz belki de yanılmış olabileceğinizi kabul etmekle hiçbir şey kaybetmeziniz. Bilakis bu yüzden münakaşaların önüne geçer, muhatabınıza açık ve geniş fikirli olduğunuzu göstermiş olur, onu da yanlışını kabule sevk edersiniz. Kişilerin yanıldığını yüzlerine vurmak en büyük hatadır.
Şayet birşeyi ispat etmek istiyorsanız, bunu hiç hissettirmeden yapın. Bir şey öğretmiyormuş gibi öğretmek en güzel metottur.
Başkalarının bana uymayan düşüncelerine tahammül etmeye ve itirazlarımı apaçık ileri sürmemeye kendimi alıştırdım. Karşımdakinin düşüncelerine ait şartları ve bu şartların bu düşünceyi haklı saydırmaya imkan verip vermediğini tetkike ehemmiyet verdim. ‘ Şüphe yok ki ’, ‘ muhakkak ki ’, gibi kati kelimeleri kullanmaktan çekinmeye ve onların yerine ‘ zannederim ’, ‘ tahminime göre ’ gibi tabirleri kullanmaya başladım. Bu sayede herkesle rahat konuşabildiğimi görüyorum. Kimse sözlerime itiraz etmiyordu. Bu sayede başkalarının yanlışını düzeltme imkanı buluyordum.
- Bir insanın kendi nefsine mal ettiği herşey hayatında en büyük kıymeti olan şeydir. Yani insanın benim diyerek ifade ettiği küçük kelimenin kıymeti çok büyüktür. Buna hürmet göstermek gereklidir. İnsanın kendine mal ettiği şeyin ne olduğu önemli değildir. ( takımı, köpeği, davası, vb. )
- Başkası tarafından aleyhinizde söylenecek her şeyi kendiniz söyleyiniz ve başkasına fırsat vermeden bunları dökünüz. Derhal vaziyetin değiştiğini görürsünüz. Karşınızdakinin size karşı açtığı yelkenleri şişiren bütün rüzgarları çekmiş olursunuz.
Haklı olduğunuz zaman insanlara bu haklılığınızı incelik ve nezaketle kabul ettirmeli, yanıldığınız zaman ise yanlışınızı hemen ve kesinlikle kabul etmelisiniz.
Hiddetlendiğiniz zaman, sizi hiddetlendiren kimseye karşı ağır konuşmakla içinizi dökmüş ve rahatlamış olursunuz. Fakat karşınızdakinin ne hale geldiğini düşünür müsünüz?
Yumruklarınızı sıkarak bana geldiğiniz takdirde, benim yumruklarımı iki misli sıkacağıma inanabilirisiniz. Fakat bana gelirde, gelin şu meseleyi birlikte konuşalım, anlaşmazlığın sebebini anlayalım derseniz, çok geçmeden aramızda ciddi bir ayrılık bulunmadığını bilakis anlaştığımız noktaların, ayrıldığımız noktalardan çok fazla olduğu belirir ve birlikte hareket etmemize hiçbir mani bulunmadığı derhal anlaşılır.
Dövüşmekle hiçbir zaman kafi miktarda bir şey elde edemezsiniz. Fakat karşınızdakinin hakkını teslim etmekle beklediğinizden fazlasına ulaşırsınız.
Başkalarının düşüncelerine ve dileklerine karşı sempati gösterin. Böyle davranabilmek gerçekten zordur. Bunu temin edebilmek için, herşeyi tam bir samimiyetle, başkalarının gözlüğünden de görmeye çalışınız.
Muhatabınız tamamıyla yanılmış olabilir. Fakat yanıldığını zannetmez. Bu yüzden onu azarlamamalısınız. Onu anlamaya çalışmak ve niçin yanlış düşündüğünü keşfetmek lazımdır.
Başkalarının şu veya bu şekilde düşünmelerinde muhakkak bir sebep vardır. bu gizli sebebi keşfederseniz, onun bütün hareketlerinin anahtarını bulmuş, belki şahsiyetini kavramış olursunuz.
Muvaffakiyetin bir sırrı varsa başkasının fikrini anlamak ve herşeyi onun gözü ile görmektir.
Empatik dinleme, karşıdakinin gözüyle görüp, kulağıyla duyabilecek biçimde dinlemeye denir.
- Bir adamın kalbinde size karşı fena hisler varsa dünyanın bütün mantığını kullanmakla onu kazanamazsınız.
Bir damla bal, bir galon ziftin çekemeyeceği sinekleri toplar. İnsanlar da böyledir. Onları kazanmak istiyorsanız herşeyden evvel ona samimi bir dost olduğunuzu göstermelisiniz. Böylece onun kafasına girmenin en emin yolunu bulmuş olursunuz.
- İnsanlarla konuştuğunuz zaman söze birden bire ihtilaflı noktalardan başlamayınız. Anlaştığınız birleştiğiniz noktalar üzerinde durarak, bunları takviye ederek başlayınız. Aynı gaye için çalıştığınızı belli ediniz ve aranızdaki ayrılığın gaye ayrılığı değil, metot ayrılığı olduğunu göstermeye çalışınız.
Muhatabınızın ilk önce evet evet diye karşılayacağı noktalarla söze başlamalı ve onu olumlu istikamette harekete sevk etmeliyiz.
- Sözün çoğunu karşınızdakine bırakınız.
Bırakınız muhatabınız içini boşaltıp derdini döksün. Çünkü karşınızdaki kendi meselesini sizden çok iyi tanır ve çok iyi anlatır. Bunun için kendine sualler sorunuz, o da cevap versin.
İnsan bir olayı anlatırken, sadece olup biten bir hadiseden söz etmez. İster istemez kendinden de söz eder. Çünkü biz dünyayı olduğu gibi değil olduğumuz gibi görürüz. Eğer dinlemesini bilirsek kişinin söylediği herşeyden o kişinin nasıl biri olduğunu az çok çıkarabiliriz.
- Kendi düşüncenizi başkasına mal etmekten çekinmeyiniz.
Düşünceleri ileri sürerek başkalarının bunları neticelendirmesine imkan vermek güzel bir yöntemdir.
- Fikirlerinizi canlı bir şekilde ortaya koyunuz.
Hakikat açık, canlı ve dramatik olmalı ve güzel gösterilmeli. Dikkat ve kabul böylece sağlanır. Vitrincilik yapmak lazım hakikat değişmemiş fakat canlandırılmış olur.
- Sizinle konuşan kimseye bütün dikkatinizi veriniz. Çünkü böyle yapmanız ona verdiğiniz değerin göstergesidir.
Başkalarının bizi kızdıran tarafları kendimizi anlamamıza yol açar.